Впишите название книги, которая вам понравилась,
и выберите наиболее похожую на нее.
Книги, похожие на «Elizabeth Day, The Party: The thrilling Richard & Judy Book Club Pick 2018»
‘The perfect balance of romcom and drama!’ GRAZIAShe kissed the groom. She’s not the bride…Edie thought she’d found The One…until he told her he was marrying someone else. And on the day of his wedding, when he kisses her, life really does go pear-shaped…Labelled as a home-wrecker and office outcast, whenher boss offers her the chance to get out of town Ediejumps at it, even though moving back in with her eccentricfather and prickly sister isn’t exactly the escape she needs.When her work throws her into the path of rising starand heartthrob Elliot, Edie is expecting a highly strungdiva. But as their unexpected friendship develops,Elliot isn’t the only one in the spotlight…Who’s that girl? Edie is ready to find out.
“ ‘Mrs. Dalloway’ ve keşfettiklerim üzerine pek çok şey söylemeliyim aslında: Karakterlerimin arkasındaki güzel mağaraları nasıl kazdığımı; bunun tam da benim aradığım şeyi sağladığını düşünüyorum: insanlık, mizah ve derinlik. Asıl amaç mağaraların birleşmesi ve her birinin, yaşanılan o anın içinde gün yüzüne çıkması.” Bu sözleri söylüyor kendi romanı için Virginia Woolf. Roman kahramanı Clarissa Dalloway, akşam vereceği partinin hazırlıkları ile uğraşırken yalnızca onun düşünsel serüvenine değil, rüzgârının değdiği herkesin iç dünyasına tanık oluyoruz. Tek bir günün içinde hem geçmişi hem geleceği hem de içinde bulunduğu anı anlatıyor kitabında yazar. Pek çok kişinin zihninde gezip pek çok düşünce arasında gidip gelirken bir olay örgüsünden ziyade, karakterlerin iç dünyalarıyla, nasıl duyup nasıl düşündükleriyle ilgilenen Woolf, insan ruhundaki çatışmaları, gelgitleri önemseyip zihinler arasında bir bilinç akışı köprüsü kurarak bize aktarıyor söylemek istediklerini: yaşam ve ölüm, akıl ve delilik… «Bir keresinde Serpentine’a bir şilin atmıştı, bir daha da hiçbir şey atmamıştı. Oysa genç adam bütün hayatını kaldırıp atıyordu. Onlar yaşamaya devam edeceklerdi (Partiye geri dönmeliydi; salonlar hâlâ kalabalıktı, insanlar gelmeye devam ediyorlardı.). Onlar yaşlanacaktı. Oysa önemli olan bir şey vardı; kendi yaşamında gevezeliğe boğulan, yalanlarla yozlaşan, bozulan, belirsizleşen bir şey… İşte onu koruyabilmişti genç adam. Ölüm, bir başkaldırıydı. Ölüm, iletişim kurmak için verilmiş bir çabaydı, insanlar, nedense kendilerinden kaçan öze ulaşmanın imkânsızlığını hissediyorlardı; yakınlık uzaklaşıyor, büyük sevinçler soluyordu, insan yalnız kalıyordu. Bir kucaklaşma vardı ölümde. Ama şu kendini öldüren genç adam -hazinesi elindeyken mi bırakmıştı kendini aşağıya? Beyazlar içinde aşağı inerken, bir seferinde 'Şimdi ölecek olsaydım eğer, bu benim en mutlu anım olurdu.' demişti Clarissa kendi kendine.» (…) «Ama kurtulmuştu Clarissa. Oysa o genç adam canına kıymıştı. Bir şekilde onun felaketiydi bu, utancıydı. Bu koyu karanlıkta, burada bir adamın, şurada bir kadının dibe battığını ve kaybolduğunu görürken gece elbisesi içinde öylece dikilmek zorunda kalmak da onun cezasıydı. Hile yapmış; çalmıştı aslında. Hiçbir zaman tamamıyla hayran kalınacak biri olmamıştı.»
This is no dream…Nikki DuMonde's newest employee is standing at the end of her bed at four o'clock in the morning begging for help. It's a joke, right? Besides, as manager of a successful New Orleans haunted-tour company, Nikki doesn't scare easily. But in the light of day, harsh reality sets in as a police officer informs her that Andy was brutally murderedat the exact time Nikki swears the distraught woman was in her room.No one believes her except Brent Blackhawk, a paranormal investigator desperately trying to forget his tragic past. Half Irish, half Lakotaand able to communicate with the deadBrent is used to living in two worlds. But when he realizes the ghost of a slain government agent is also trying to reach out to Nikki, he knows that she, too, must listen to the deadif she wants to keep living.
Понравилось, что мы предложили?