Meet your next favorite book
Впишите название книги, которая вам понравилась,
и выберите наиболее похожую на нее.

Книги, похожие на «Mike M.D. Romeling, Tale of the Taconic Mountains»

Louise Fuller
A baby revelation beneath the Northern Lights Lottie Dawson is stunned to finally learn the identity of her child’s father…the irresistible stranger she spent one incredible night with. Never having known her own father, Lottie must find Ragnar Stone for her daughter’s sake—despite being terrified of the way he makes her feel… Ragnar’s chaotic childhood inspired his billion-dollar dating app. He must keep romantic attachments simple. When Lottie reveals that their heart-stopping encounter has had consequences, there’s no question that Ragnar will demand his baby. But his feelings for Lottie…? They’re infinitely more complicated!
James Axler
Spread across postapocalyptic North America, the nine great cities ruled by the alien-human hybrid barons have crumbled…ushering in not defeat, but a new epoch of alien rule of Earth. But their assault is threatened by a force of extraordinary humans, the Cerberus rebels, dedicated to freeing humanity from the aeons of slavery that the alien Annunaki race have placed upon it.In Louisiana, a salvaged piece of sentient spaceship signals the beginning of the long-awaited second salvo. In the wilds of Saskatchewan, an Annunaki prince, genetically engineered as a machine of destruction, returns after 4500 years in solitary confinement to seek vengeance against the father who betrayed him. As the self-proclaimed new warlord of the Earth, his personal mission to harness its citizens to build his city and his army appears unstoppable…as does his hate-filled quest to destroy the god-king Enlil, the mighty father who spawned him in hate and fury.
Вирджиния Вулф
“ ‘Mrs. Dalloway’ ve keşfettiklerim üzerine pek çok şey söylemeliyim aslında: Karakterlerimin arkasındaki güzel mağaraları nasıl kazdığımı; bunun tam da benim aradığım şeyi sağladığını düşünüyorum: insanlık, mizah ve derinlik. Asıl amaç mağaraların birleşmesi ve her birinin, yaşanılan o anın içinde gün yüzüne çıkması.” Bu sözleri söylüyor kendi romanı için Virginia Woolf. Roman kahramanı Clarissa Dalloway, akşam vereceği partinin hazırlıkları ile uğraşırken yalnızca onun düşünsel serüvenine değil, rüzgârının değdiği herkesin iç dünyasına tanık oluyoruz. Tek bir günün içinde hem geçmişi hem geleceği hem de içinde bulunduğu anı anlatıyor kitabında yazar. Pek çok kişinin zihninde gezip pek çok düşünce arasında gidip gelirken bir olay örgüsünden ziyade, karakterlerin iç dünyalarıyla, nasıl duyup nasıl düşündükleriyle ilgilenen Woolf, insan ruhundaki çatışmaları, gelgitleri önemseyip zihinler arasında bir bilinç akışı köprüsü kurarak bize aktarıyor söylemek istediklerini: yaşam ve ölüm, akıl ve delilik… «Bir keresinde Serpentine’a bir şilin atmıştı, bir daha da hiçbir şey atmamıştı. Oysa genç adam bütün hayatını kaldırıp atıyordu. Onlar yaşamaya devam edeceklerdi (Partiye geri dönmeliydi; salonlar hâlâ kalabalıktı, insanlar gelmeye devam ediyorlardı.). Onlar yaşlanacaktı. Oysa önemli olan bir şey vardı; kendi yaşamında gevezeliğe boğulan, yalanlarla yozlaşan, bozulan, belirsizleşen bir şey… İşte onu koruyabilmişti genç adam. Ölüm, bir başkaldırıydı. Ölüm, iletişim kurmak için verilmiş bir çabaydı, insanlar, nedense kendilerinden kaçan öze ulaşmanın imkânsızlığını hissediyorlardı; yakınlık uzaklaşıyor, büyük sevinçler soluyordu, insan yalnız kalıyordu. Bir kucaklaşma vardı ölümde. Ama şu kendini öldüren genç adam -hazinesi elindeyken mi bırakmıştı kendini aşağıya? Beyazlar içinde aşağı inerken, bir seferinde 'Şimdi ölecek olsaydım eğer, bu benim en mutlu anım olurdu.' demişti Clarissa kendi kendine.» (…) «Ama kurtulmuştu Clarissa. Oysa o genç adam canına kıymıştı. Bir şekilde onun felaketiydi bu, utancıydı. Bu koyu karanlıkta, burada bir adamın, şurada bir kadının dibe battığını ve kaybolduğunu görürken gece elbisesi içinde öylece dikilmek zorunda kalmak da onun cezasıydı. Hile yapmış; çalmıştı aslında. Hiçbir zaman tamamıyla hayran kalınacak biri olmamıştı.»
Понравилось, что мы предложили?